Unutulmayacak bir seçim süreci ve bu sürecin ardından yaşanan gelişmeler hepimizi çok yordu. Sürecin yarattığı tahribatı üzerimizden atmaya çalışırken seçim dışında hayatın devam ettiğini gözden kaçırdık. Gerek maillerle, gerek telefonla, gerekse birebir sohbetlerimizde yıllardır nişanlı olmalarına rağmen sürekli artan hayat pahalılığı nedeniyle düğün yapamayan gençler, şikayetlerini iletti, konuyu gündeme taşımamızı istedi.
Siyasetin dışında bir
konuya el atmayı çok istiyordum. Bu da iyi bir fırsat olmuştu. Hemen işe
koyularak kuyumcular, mobilyacılar, emlakçılar ve düğün salonu sahipleriyle
görüşme yapmaya başladım. Geçtiğimiz Salı günü de Fırat Mahallesindeki Ayaz
Elegance Düğün ve Konferans Salonu sahibi siyasetçi Orhan Ayaz ile görüşmeye
gittim. Tabi aynı gece Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun bir
eğlencesi vardı. Yoğun güvenlik önlemleri altındaki eğlenceden sonra Orhan Ayaz
ve Genel Müdür Hasan Eryıldırım ile bir gün sonraya randevulaştık.
Ertesi gün görüşmeye
gitmeden önce Bismil’de arazi kavgasında 9 kişinin öldüğü, 2 kişinin
yaralandığı haberi ülke gündemini değiştirirken, benim de tüm programımı altüst
etmişti. Çünkü Ayaz Elegance Düğün ve Konferans Salonu sahibi Orhan Ayaz, 2019
yerel seçiminde yüzde 72 oy ile HDP’den Bismil Belediye Eş Başkanı olarak
seçilmiş, daha sonra yerine kayyım atanmıştı ve bir süre tutuklu kaldıktan
sonra serbest bırakılmıştı.
Yerlerine kayyım
atanmasına rağmen Eş Başkanlar Orhan Ayaz ve Gülşen Özer, Bismillilerin
arasında olmaya devam etti, sorunlarını çözmeye çalıştı, üzüntülü ve mutlu
günlerinde yanlarında oldu. Yine öyle oldu. Randevuya gittiğimde Orhan Başkan,
özür dileyerek Adli Tıp Kurumuna gitmesi gerektiğini söyledi ve ayrıldı. Genel
Müdür Hasan Eryıldırım ile biraz sohbet ettikten sonra oradan ayrıldım.
Öncelikle söz
verdiğim gençlere bir açıklamada bulunmak ve konuya öyle girmek istiyorum.
Sözüm söz, konuyu bir başka yazımda enine-boyuna gündeme getireceğim.
Bismil, Diyarbakır’ın
ekonomik olarak da en iyi durumdaki ilçesi konumunda bulunuyor. Çünkü Dicle
Nehri kenarında kurulu olması ve neredeyse tüm tarım arazilerinin
ekilip-biçildiği, fabrika çarklarının döndüğü, tarihi geçmişi 4 bin yıl
öncesine dayandığı, birçok medeniyetin yerleştiği kadim bir ilçedir Bismil.
Bu Bismil’deki ilk olay
değildi. 2013 yılında da arazi anlaşmazlığı nedeniyle yaşanan kavgada 8 kişi
yaşamını yitirmiş, 4 kişi yaralanmıştı. 9 kişinin yaşamını yitirdiği son olayın
ilk anından itibaren Şiddadi (Serçeler) köyü ve Sarıhüseyin mezrasında
oturan Alyamaç ve Taş ailesinin yanında olan Başkan Orhan Ayaz ile telefonda
görüştüm, konunun arka planında başka nedenlerin olup olmadığını öğrenmeye
çalıştım.
Gazeteci refleksiyle
Ayaz’a ‘Başkanım, bildiğiniz gibi arazi anlaşmazlığı, başlık parası, töre
cinayeti ve kan davası toplumumuzun kanayan yarası. Bu yaraları nasıl tedavi
edebiliriz’ diye sordum ve aldığım ilk cevap işin özeti gibiydi. Başkan Ayaz,
‘Kanaya Yara Hukukidir’ diye söze başladı ve şöyle devam etti:
‘40, 50,60 hatta 80
yıllık arazi davaları bir türlü sonuçlanmıyor. Elbette birçok vicdanlı yargıç
vardır. Onlar böyle arazi davalarını kısa sürede çözmek istiyor. Ancak devletin
bir sistemi var. Bu sisteme göre arazi davası yıllarca sürüyor. Dava bu kadar
uzayınca insanlar kavga ediyor, birbirlerine düşman oluyor ve böyle vahim
olaylar yaşanıyor.
Birde arazilerin
toplulaştırılması meselesi var. Devlet arazilerin bölünmesini istemiyor.
Birinin 5 çocuğu var ise arazinin 5’e bölünmesini ve birden fazla kişiyle
muhatap olmayı arzulamıyor, tek kişiyle muhatap olmayı tercih ediyor. Böyle
daha kolay söz geçirebiliyor.
HDP bölgede sözü dinlenen
bir partidir. Devlet HDP’ye yok etmek istiyor. Belediyelerine kayyım atadı.
Siyasetçileri tutukladı, hapis cezalarıyla sürgüne gönderdi. Bölgede halkının
arasına nifak sokuldu. Yoz bir kültür geliştirdi. Uyuşturucu, fuhuş, kumar ve
bahis olaylarının önü açıldı. İnsanlar, bir parça toprak için birbirini
öldürecek hale getirildi. Silahlanmanın önü açıldı. Bunların birçoğuna da
hukuki kılıf uyduruldu. Aslında Kanayan Yara Hukukidir. Partimiz sorunun çözümü
için heyet oluşturacaktır.’
Bismil’de yaşanan olay
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Haziran ayı olağan meclis toplantısında da
gündeme geldi. Toplantıda, tarım arazilerinde yapılan tapulaştırma işlemindeki
yanlışlıklar, hazine arazileri ile ilgili hukuk süreçlerinin yıllarca sürmesi
ve genel manada hukuksal süreçlerin ağır işlemesi, bu tarz olayların
yaşanmasının başlıca nedenlerinden olduğuna dikkat çekilerek, bireysel
silahlanmanın artması, genel manada toplumun uzlaşı ve barış ikliminden uzaklaşmasına
neden olduğuna vurgu yapıldı.
‘Kanayan yara’ diyerek
içinden sıyrıldığımız ve sorumluluk kabul etmediğimiz arazi anlaşmazlığı, kan
davası, başlık parası, töre cinayetleri gibi olaylarla ilgili muhabir
arkadaşlarımla yüzlerce haber yaptık.
Bunlardan biri de
Şanlıurfa Anadolu Ajansı Müdürlüğü yaptığım dönemde Siverek Muhabirimiz Şükrü
Dolaş ile gündeme taşıdığımız ve o dönem çok ses getiren haber aklıma geldi.
Hemen Şükrü’yü aradım. Acaba 1923 yılında başlayan, Almanya’ya kadar sıçrayan
kan davasındaki son durum nedir diye.
Şükrü, ‘Müdürüm;
biliyorsun Kırvar ve Karahanlıların oturduğu Aşağı ve Yukarı Beşyamaç köyleri
arasında sadece asfalt bir yol var. Kan davası 100’üncü yılına girmesine rağmen
devam ediyor. Benimde içinde olduğum birçok heyet barış sağlamaya çalıştı.
Hatta sinema sanatçısı Yılmaz Köksal bile devreye girdi. Ama olmadı. Kan davası
hâlen devam ediyor ve insanlar hâlen silahlı nöbette’ dedi.
Aslında Bismil Belediyesi
Eş Başkanı Orhan Ayaz, teşhisi koydu. Sorunu kanayan yarayla geçiştirmek,
sorumluluktan kaçmaktan başka bir şey değil. Başkanın dediği gibi ‘Kanayan Yara
Hukukidir.’ Dolayısıyla hukuku işleterek sorunu çözmek gerekir.
Sevgiyle kalın.