Seçime doğru her şey o kadar baş döndürücü bir hızla değişiyor ki, bir gün önce birbirlerine demediklerini bırakmayanlar, bir gün sonra yan yana gelerek birbirlerine methiyeler düzebiliyor. Siyaset böyle bir şey olmalı. Menfaatler, çıkarlar söz konusu olunca ne ilke, ne de parti programları bir anlam ifade etmiyor.
Son dakika bir değişiklik olmaz ise 100 bin imzayı aşan 3
cumhurbaşkanı adayı bulunuyor. Bunlar; AK Parti Genel Başkanı ve mevcut
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce. Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun
adaylığı sürpriz değil, ancak Muharrem İnce’nin adaylığı ilk günden beri
tartışılıyor ve tartışılacağı benziyor.
Muharrem İnce’nin adaylığı muhalefet bloğunun topyekun
tepkisini çekerken, iktidar bloğunu ise memnuniyetini arttırıyor. Çünkü
Memleket Partisi Genel Başkanı İnce’nin alacağı her oyun aslında kendi
hanelerine yazılacağını biliyor, bunun için hem sosyal medyadan, hem de
ellerindeki görsel, işitsel ve yazılı medyadan İnce’ye ince ince değil, kalın
kalın destek veriliyor, İnce’nin muhalefet bloğuna yönelik söylemlerinin daha
fazla kitleye ulaşması için gereken neyse fazlasıyla yapılıyor.
Olayın bir de milletvekili, yani parlamento ayağı var.
Cumhurbaşkanı olmak isteyen, parlamento çoğunluğunu da elde etmek istiyor ki,
topal ördek olmasın. Aday adayı başvuruları tamamlandı. AK Partiye önceki
seçime oranla başvuruların daha az, iktidara namzet bloktaki partilere yönelik
başvuruların istisnalar hariç biraz daha fazla olduğunu görüyoruz. Bu birçok
kesim tarafından mevcut iktidarın güç kaybetmesinden ve yeni iktidar
olacakların yanında yer alabilmekden kaynaklandığı ifade ediliyor.
Bizi daha çok ilgilendiren Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa,
Van ve diğer çevre kentlerin aday adayı başvuru listelerini analiz ettiğimizde
3 çeşit başvuran tip görmekteyiz.
Bunların birincisi; mevcut ve eski milletvekilleri,
İkincisi; partilerin içinde çalışan veya uzun süredir üye
olup da sıranın kendilerine geldiğine inananlar,
Üçüncüsü de; belki piyango bana çıkar havasında olup da
öylesine başvuranlardan oluşuyor.
Milletvekili aday adayları için bazı partiler temayül
yoklaması yaptı. Ancak yıllardır tartışılan temayül yoklamalarının pek dikkate
alınmadığı ve listenin genel başkan ve yanındaki birkaç kişi tarafından
şekillendiği biliniyor. Dolayısıyla aday adayları daha çok torpil arayışına
giriyor, bunun içinde kesenin ağzını sonuna kadar açıyor. Tüm bu süreçler
demokrasimizin ne kadar kötü bir durumda olduğunu ve bunun da ülke yönetimine
yansıdığını bariz bir şekilde ortaya koyuyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildiğinden bu yana
koalisyon ile yönetiliyoruz. ‘Ayrı görüşteki çeşitli güçlerin belli bir amaçla
oluşturdukları birliğe’ verilen ad olan koalisyon, aslında denge-denetleme
adına çok iyi bir yönetim şekli. Özellikle Avrupa Birliği ülkeleri bunu çok
başarılı bir şekilde uyguluyor. Fakat ne yazık ki bizde bireysel ve parti
çıkarları ön plana çıkarıldığı için daha çok ‘çıkar’ elde etmeye yönelik
işletiliyor.
Bunu son dönemde küçük partilerin, büyük partilere yönelik
‘şantaja’ varan hamle ve pazarlıklarında görebiliyoruz. İşte bu tabloda iktidarların,
ya da koalisyonların seçmene değil, kendilerine çalışacağını ortaya koyuyor.
Böyle bir durumda ağırlaşan sorunların çözümü, çözümsüzleşiyor. Ee siyasetçinin
böyle bir hesabı varsa, seçmenin de hesabı vardır elbet. Onu da 15 Mayıs günü
göreceğiz.
Bu arada 11 ayın sultanı olarak adlandırılan Ramazan ayının
içerisindeyiz. Tüm İslam aleminin bu kutsal ayı mübarek olsun. Ancak ülkemiz de
dahil olmak üzere Müslümanların yaşadığı coğrafyada, Ramazan ayları her geçen
yıl daha da ağırlaşıyor.
Birçok Müslüman ülkesinde iç ve dış savaşlar devam ediyor.
Müslüman ülkelerin büyük bölümünde çok zengin kaynaklara rağmen yoksulluk ve
sefalet sürekli artış gösteriyor. Söz konusu ülkeleri yöneten ve onlara destek
veren belli bir güruh, zevki-sefa içinde iftar sofralarını kurarken,
milyonlarca Müslüman da sofrasına bir kap çorba bile koyamıyor. Bu nedenle
halk, yani seçmem bu tür yöneticileri sandık da değiştirmeli.
Sevgiyle kalın.