EĞİTİMDE İLETİM ETKİLEŞİMİ
İnsan hayatı boyunuca iyi ve kötü bilgileri, öyle ya da böyle beynin depolarına atar. Beyin hatırlaması gerekenleri hatırlar, hatırlaması gerekmeyenleri belli bir süre sonra biliçaltındandan da atar.
Şöyle bir Türkiye nüfusunun beyin dopalarına top yekün sınavlarlarla, mülakatalarala bakılacak olursa, sizce karşınıza çıkacak olan tabloda silinmeyi bekleyen bilgi çöplüğümü daha çok olur, ya da hatırlanarak işlinmeye bekleyen bilgi hazenesi mi çok olur?
Kimse aptal değildir elbette. Ama özeleştiriyle belirtmek gerekirse, eğitimde durum çok da göklerda yıldızlarla yarışacacak kadar parlak değil sanırım.
Tabiri caizse, “Salla başını, al maaşını” olası mizaçlı öğretmenler, bilim yuvalarına parasını alarak dinamit koyan zihniyetli ve tiynetli zül addedilen güruhlardır. Başka türlü bu durumların izahı yoktur.
Hala dünya çapında başarılı ünviresite sıralamalarında ilk 5’te yer alan, eğitimde marka olan bir üniversitemiz yok maalesef. Münferit, siyasi çıkar ilişkileriyle eğitim yuvalarına atamaların yapılmasıyla çok daha şahikaya olacacak kadar bir yol alınmaz. Adamı olan değil, adam olan liyakat sahibi eğitim neferleri bilim yuvalarında her alanda ve anlamda görev almalıdırlar, yönetmelidirler.
Benim bir başkasına bir kitabı iletmem için, öncelikle o kitabın benim elimde olması gerekir. Benim bir kitaptaki bilgileri birilerine ilitmem için ise, o kitaptaki bilgilerin beynimde depolananlar arasında olması gerekir. Eğitimde iletim etkileşimi, bu kadar çok önemlidir.
Bunun için de o kitabı bir şekilde okumuş olmam şart. Soruyorum, Türkiye’de öğrencilere iletilmesi gereken kitaplar, kaç öğretmende var? Peki, Türkiye’de öğrencilere iletilmesi gereken kitaplardaki bilgiler, kaç öğretmenin beyninde depolananlar arasında var?
“Önce diploma al, sonra sınava hazırlan, mülakat için torpil bul ve atan; sonra gel keyfim gel. Bir yıllık plan hazırla ve 3, 5 doğaçlama çöplük bilgisiyle günü kurtarmaya bak.” Zihniyeti kimde varsa, böyle zihniyetler, beyinlere bilgi çöplüğü iletmekten başka işe yaramaz. Acı gerçek, böyle zihniyetler bu durmularda bunu maaş denen parasını alarak yapar.
“Eğitimin niteliği, bir öğretmenin niteliğinin önüne geçemez” diyen çok değerli, bu konudana deneyimli, bilgili Milli Eğitim Bakanımız var. Türkiye bu fırsatı kaçırmamalıdır. Çok değerli Ziya Selçuk Hocamız ne diyorsa, çıkar ve siyasi ilişkilere bakılmaksızın uygulanmalıdır. Aksi bir hüsran, pişmanlık olabilir.
Umarım öğretmen niteliği artar ki, eğitim niteliği artsın.
Selam ve saygılarımızla,
Hasan Dayan
Mektepli Edebiyatçı ve Mektepli Gazeteci