Dicle İlçesinde özellikle de sabit dar gelirli vatandaşların alım gücü düşmesiyle birlikte, birçok esnaf iş yerlerini kapatarak, kepenk kapattı. Birçok dükkan boş kaldı.
Yaz dönemi çok sayıda öğrenci, genç ise ders çalışarak,
tatil yaparak yeni eğitim – öğretim yılına donanımlı bir şekilde hazırlanmak
yerine, para kazanmak için çeşitli illerde mevsimlik çalışmaya gitti.
İlçede kalan çok sayıda vatandaş ise ya çayın 2 TL olduğu
kahvelere giderek, ya da bunaltıcı sıcaklarda bir gölgeye sığınarak vakit
geçiriyor. Yanılıyorsam, düzeltin lütfen.
İlçede onlarca kişiye istihdam sağlayan bir fabrika da yok.
Dicle 1938 yılından beri belediye statüsüne kavuşan bir
ilçe.
84 yıldır belediyesi olan Dicle İlçesinde her dönem, yani
84 yıldaki süreçte, her 5 yılda iki tesis ilçeye kazandırılsaydı, bugün
ilçemizin en az 33 tane kültür, eğitim, ekonomi gibi önemli alanlarda tesisleri
olurdu.
En basit hesapla dahi 84 yılı değerlendirdiğimizde, Dicle
ilçesinin 1938’den 2022’ye uzanan bir ömürlük süreçte, gerçek anlamda hak
ettiği noktaya geldiği söylenemez sanırım. Yoksa yanılıyor muyum???
Yıl 2022. 1938’den beri ilçe olan Dicle’de halen;
Bir Halk Kütüphanesi yok.
Bir sinema salonu yok.
Bir ilçe otogarı yok.
Bir sebze hali yok.
Bir sanayi sitesi yok.
Üretim yapan ve onlarca kişiye istihdam sağlayan bir fabrika yok.
Bir yüksek okul yok.
Son bilmem kaç yıldır açılan yeni bir cadde yok.
Doğalgaz yok.
Kalp gibi birçok önemli branşta uzman doktor yok.
Yapılması planlanan yeni Dicle Devlet Hastanesi’nin
temeli henüz atılmadı.
Bunlar Dicle ilçemizde halen yok, yok, yok maalesef.
O halde halen bazıları varsa, neyiyle ve ne diye övünüp, boş yere avunurlar?
Başlıkta da kullandığım ifadeyle, haho haho! Böyle giderse,
vay Dicle’nin haline! Bu arada benim ana dilim Zazaca, Kürtçeyi fazla konuşmayı
bilmem, ama çokça anlarım. Bilmeyenler için ve yanlış anlaşılmamak için Haho’nun
anlamını da paylaşmak isterim.
İnternette yer alan bir bilgiye göre, Haho kelimesi Kürtçe kökenli olup yakarış anlamına gelmektedir. İmdat (yetişin, kurtarın), bak hele, aman Allahım, vay be gibi kelimelerin yerine de kullanılmaktadır.
Heyhat ki, heyhat! Pes doğrusu. Dicle’de sözde değil, özde icraatlar var olsun istiyoruz.